Kaos teorisinin fiziksel ve matematiksel dünyasına dalmaya hazır mısınız? Evrenin geometrisine, işleyişine, yapısına ve daha birçok karanlık noktasına ışık tutan bu büyük teori bizlere Öklid’in geometrisinin evreni tanımlamakta yetersiz kaldığını açıkça göstermekle beraber evrenimizdeki düzensizliğin hâkimiyetini, küçük etkilerin nasıl büyük sonuçlar doğurabileceğini ve aynı zamanda düzensiz yapıların nasıl düzenli bir şekil aldığını da göstermektedir. Her bakımdan büyük tartışmalara sebep olagelmiş kaos teorisi bugünkü haliyle fizik biliminin göz bebeği haline gelmiştir.
Sözlük anlamı itibariyle kaos evrenin düzene girmeden önce içinde bulunduğu, biçimden ve düzenden yoksun, uyumsuz ve karmakarışık olan durumu, keşmekeş, kargaşa iken yakın bir geçmişte bilim adamlarının dilinde; bilimsel düzenin dokusunu yeniden şekillendirmeye yönelik hızlı gelişmeyi kısaca tanımlamak için kullanılan bir kavram haline gelmiştir. [1] Yeni bilim kendi dilini de üreterek fraktallar ve bifürkasyonlar(dallanmalar), intermitensiler ve periyodiklikler, katlanmış peçete difeomorfizmleri ve erişte haritaları gibi kendine özgü terimler kullanmaya başlamıştır. Bazı fizikçilere göre, kaos bir durumun bilimi değil bir sürecin bilimidir; bir var oluşun bilimi değil bir oluşumun bilimidir. [2]
Bilim aramaya başladıktan sonra, kaos adeta her yerde ortaya çıkmaktadır. Sigara dumanı havaya bir takım düzensiz helezonlar şeklinde dönerek yükselir, bayrak rüzgârda bir o yana bir bu yana çırpınarak dalgalanır, musluktan damlayan su önce düzenli aralılarla düşerken sonra düzeni bozulur, havanın davranışında, havadaki bir uçağın davranışında, [3] otoyolda birbirinin peşi sıra giden arabaların davranışında, [4] yeraltındaki boruların içinde akan petrolün davranışında kaos meydana çıkar. İçinde bulunduğumuz durum ne olursa olsun, davranış biçimi yeni keşfedilmiş olan bu yasalara uyar. Bu olgunun bilincine varılması ile şirket yöneticilerinin sigorta konusunda karar verme şekli, astronotların güneş sistemine bakış tarzı, siyaset teoricilerinin silahlı çatışmalara yol açan bunalımlardan söz ediş biçimi değişmeye başlamıştır. [5] Kaos teorisinin en şaşırtıcı yönlerinden biri; girdilerdeki küçücük farkların çıktılarda yerini hızla, akıl almayacak büyüklükteki sonuçlara bırakmasıdır.- buna “başlangıç durumuna hassas bağlılık” adı verilir. Mesela, hava söz konusu olduğunda, bu olgu, yarı şaka yarı ciddi “kelebek etkisi” olarak bilinen – bugün Pekin’de kanatlarını çırpan bir kelebeğin havada oluşturduğu dalgaların gelecek ay New York’ta fırtına sistemlerine dönüşmesi kavramı- olarak ifade edilmektedir [6] . Peki, doğrusal olmayan sistemlerdeki bu kararsızlık, başlangıç koşullarına hassas duyarlılık nereden kaynaklanıyor? Küçük nedenler nasıl olup da dramatik etkilerde bulunabiliyor? [7]
Bu soruyu yanıtlamak için doğrusal olmayan sistemlere biraz yakından bakalım, Ne zaman bir öğenin davranışının sonuca etkisi, bu sonucun bilgisini kullanan başka bir öğenin davranışı tarafından belirleniyorsa orada doğrusallık bozulur. Doğrusal olmayan bir sistemde, öğeler, birbirlerinin davranışlarının ne sonuç vereceğini öngörür ve buna bağlı olarak birbirleri üzerinde pekiştirici, ivmelendirici, zayıflatıcı, susturucu veya geciktirici müdahalelerde bulunur. Bu müdahaleler çoğunlukla geribesleme döngüleri yoluyla gerçekleşir. Saf bir doğrusal sistem hiçbir geribesleme içermez. Aslında bu yüzden dünyanın geometrisi doğru değildir; kırıklı, sivrili, çatlaklı, engebeli, zikzaklı, kesikli, parçalı, çatallı, dallı budaklı, girintili çıkıntılı, eğri büğrüdür. [8]