James Clerk Maxwell

0
2693

Maxwell bir idealistti. Platon’dan Descartes ve Spinoza’ya felsefe tarihinin en iyi okuyucularından biriydi. Bu tarihten Doğanın özdeğin mantıksal/ussal örgütlenişi olduğunu öğrendi. İnsan usunun kategorilerinin kendinde-evrenin de kategorileri olduğunu, Doğanın ancak ona usu ile yaklaşan fizikçiye yanıt verebileceğini kavramadı. Ve tüm kuramsal çalışmasında doğanın usunu, doğanın mantıksal yapısını, düzen ve uyumunu bulmaya çabaladı. Maxwell’in evreni ussaldır, yasaldır, uyumludur, anlamlıdır.

Gözlem ve deneyim dediğimiz verilerin gerçekte kavramın belirlenimleri olduğunu kabul eden a prirori bilim yöntemi bilimin yalnızca arı kuram boyutuna indirgenmesi anlamına gelmez. Bu düşüncesiz görgücünün sanısıdır. Tam tersine, gerçek kuram o denli de özdeksel olgusallığın tam yüreğinden kavranışıdır, sözcüğün en tam anlamıyla en yararlı (ve aynı zamanda en zararlı) olabilendir, modern yaşamda teknoloji dediğimiz ve insanlığın gönenci için olduğu gibi sadistik erekler için de kullanılabilen tüm bilimsel uygulayımın olanağıdır. Arı fizik hiçbir ‘yararcılığı,’ hiçbir pragmatizmi göz önünde tutmaz. Tersine, usun eytişimsel özgürlüğüne yabancı tüm böyle kaygıları, düşünceyi özgür işleyişinde engelleyen tüm öznel dürtüleri dışlar. Ama böylelikle ‘yarar’ kavramının kendisinin tözü olan alanın gerçekliğini saptama şansını kazanır.

Maxwell’in Edinburgh’ta İngiliz akademizminin mızmızlığından uzakta dinginlik içinde yaptığı çalışması optik, elektrik ve manyetik kuramları tek bir elektro-manyetik alan kavramında birleştirerek tümünün de aynı temel yasaların değişik belirişleri olduğunu gösterdi. Tüm bunları ve ayrıca radyo dalgalarını, radar, ve ısının yayılımı fenomenlerini benzersiz ve büyüleyici bir eşitlikler dizgesinde birleştirdi. Çok genç yaşta ölen Maxwell’in fizikte ileri sürdüğü kimi kuramlar ancak ölümünden uzun bir süre sonra tanıtlanabildiler. Örneğin ivmelendirilen yüklü bir parçacık tarafından üretilen ışımanın ışık ile aynı hızla yayılmasının deneysel doğrulamasını göremedi. Einstein’ın görelilik kuramında bile göreli kılınamayan bu olgu modern fiziğin bütününde en önemli buluşlardan biri olma değerini taşır. Maxwell’in kavramları yirminci yüzyıl fiziğindeki ikinci büyük yeniliğe, nice kuramına götüren mantıksal yolu da gösterdiler.
Maxwell’in Faraday’a, görgül olanın ötesinde matematiğe ve en yalın kuramcılığa bile hoşgörüyle bakamayan bu harika ‘‘deneysel araştırmacı’’ya borcu, aralarındaki tüm benzemezliğe karşın, ölçüsüzdür. Matematikte aşağı yukarı hiçbir bilgisi olmayan ‘‘Faraday’ın incelemelerini okumayı sürdürürken,’’ der Maxwell, ‘‘onun fenomenleri kavrama yönteminin de matematiksel bir yöntem olduğunu algıladım, üstelik alışıldık matematiksel simgeler biçiminde anlatılmış olmasa da.’’ Maxwell Faraday’ın deneyler yoluyla türettiği kavramsal yapıyı matematikselleştirdi. Ama matematikçi Maxwell’in çalışması gözlemci ve deneyci Faraday’ın kavramlarının matematiksel terimlere çevrilmesinin çok ötesine geçer. Aslında, Faraday’ın matematiğin ötesine giden deneysel kavramları ile karşıtlık içinde, Maxwell matematiksel kavramsallaştırmanın deneyselin ötesine geçebildiğini gösterir.
Maxwell’in alan kuramı ile ilgili buluşları ilk kez Heinrich Hertz tarafından 1877’de, Maxwell’in ölümünden sekiz yıl sonra, deneysel olarak doğrulanır. Maxwell’in kendisi görgül araştırmaya hiç de ilgisiz değildi ve başka pekçok deneysel aygıt tasarının yanısıra, yüzyılın en büyük araştırma özeklerinden biri olan Cavendish laboratuarının tasar ve yapımının sorumluluğunu da üstlendi.

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here