
Küresel ısınma ve dünya nüfusunun artması nedeniyle enerji kaynaklarının kısıtlı hale gelmesi bilimadamlarını yeni arayışlara yönlendirdi. NASA’nın da içinde olduğu proje kapsamında uzayda elektrik enerjisi üreterek dünyada kullanmak için proje hazırlandı.
Güneş ışınlarından üretilecek enerji, dünyaya mikroviyole ışınları ile
yansıtılarak, kurulacak istasyonlarda elektriğe dönüştürülecek.
Bu
sayede sera gazlarının küresel ısınmaya etkisi de yok edilecek.
Pennsylvania Üniversitesi Mekanik Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr.
Noam Lior, 35 yıl önce düşünce olarak doğan uzayda güneş ışınlarından
elektrik enerjisi elde etme ve bunu dünyaya ileterek kullanma
düşüncesinin projeye dönüştüğünü söyledi.
Projenin hayata
geçirilmesinin önündeki tek engelin para olduğunu ifade eden Lior,
kaynak bulunması halinde 15 yıl içerisinde uzayda üretilecek enerjinin
dünyada elektrik olarak kullanılabileceğini vurguladı.
Lior,
başta ABD, Japonya, Fransa, Almanya olmak üzere uzay araştırması yapma
kapasitesine sahip bütün ülkelerin projeyle ilgilendiğini söyledi.
Enerji kullanımı üç kat artacak
Dünya
nüfusunun 50 yıl içerisinde ikiye katlanmasının beklendiğini belirten
Lior, bu nedenle enerji kullanımının da üç kat artacağını kaydetti.
Enerji
tüketiminin son 20 yılda iki kat arttığını vurgulayan Lior,
"Yeryüzündeki enerji kaynakları, tahminen yüz yıl daha yeter" dedi.
Dünyada
enerji üretiminin küresel ısınmaya etkisi nedeniyle muhalif eylemlerin
başladığını belirten Lior, buna karşın gelişen uzay teknolojileri ve
enerji çevirme sistemlerindeki gelişmelerin, uzayda enerji üretiminin
cazibesini artırdığını söyledi.
Lior, "Uzaydaelektrik
üretimiyle sera gazlarının atmosfere olumsuz etkisi yokedilecek. Ayrıca
uzayda ısı çok düşük olduğu için güneş ışığı mümkün olan en etkili
şekilde elektriğe çevrilebilir. Isı çok düşük olduğu için yüzde 100
oranında daha etkili üretim yapılabilir" diye konuştu.
Uzayda,
nükleer enerji de üretilebileceğine işaret eden Lior, bununla ilgili
tehlikelerin henüz tam olarak tespit edilememesi nedeniyle ülkelerin
çekinceleri olduğunu bildirdi. Lior, güneş ışınlarından yararlanma
konusunda ise ülkelerin hemfikir olduğunu kaydetti.
Aya istasyon yerleştirilebilir
Güneş
enerjisinden yararlanabilmek için uzaya gönderilecek istasyonların uzay
boşluğuna bırakılabileceğini ya da aya yerleştirilebileceğini belirten
Prof. Dr. Noam Lior, "NASA, en uygun yerin ekvatorun 35.785 kilometre
üzerindeki yörünge olduğunu açıkladı.
Oradan geniş kitlelere
enerji transferinin daha uygun olacağını söyledi. Bir diğer seçenek
olarak kutup yörüngeleri araştırılıyor. Ay da diğer önemli bir
alternatif. Oradan çıkarılabilecek madenlerle istasyonun inşası çok
daha ucuz ve kolayca yapılabilir.
Dünyadan ayın sürekli aynı
yüzünün görülmesi ve ayda bulunan demir magnezyum gibi madenler ve az
da olsa bulunan oksijen ve diğer gazlar, hem istasyonun yapılmasına hem
de üretim için gerekli olan yakıtın bulunmasına uygun bir ortam
sağlıyor.
İstasyonun yapımında robot teknolojisiyle, insan
kullanımı asgari seviyeye indirilebilir. Ayın kullanımı halinde tahmin
edilen giderler yüzde 30 oranında azalır. Ayda üretilen enerji,
mikroviyole ışınları ile uzaya yerleştirilecek yansıtıcılarla dünyanın
her köşesine ulaştırılabilir.
Ayda, güneş ışınlarından elde
edilecek enerji, yeryüzünde üretilen hertürlü enerjiden daha etkili
olacaktır. Ay toprağı aynı zamanda izotopbarındırdığı için enerji
istasyonlarında yakıt olarak da kullanılabilir. 20 tonluk izotop ile
ABD’ye bir yıl yetecek elektrik üretilebilir.
Enerjinin dünyaya transferi
Uzayda
üretilecek enerjinin dünyaya transferi için çeşitli yöntemler
kullanılabileceğini belirten Lior, bu yöntemler içerisinde en uygununun
mikroviyole ışınlarıyla yeryüzüne yansıtılması olduğunu kaydetti.
Bu
konuda fikir birliği olduğunu dile getiren Prof. Dr. Noam Lior, "Dünya
yüzeyine yansıtılan enerji, antenler sayesinde alınacak ve ışınlar
elektrik enerjisine konvektörler sayesinde çevrilecek" dedi.
Uzayda
üretilen enerjinin mikroviyole ışınlarıyla transferinin prensip olarak
onaylandığını kaydeden Lior, "Bu naklin yapılabilmesi için, ışınların
diğer bütün dalga boylarından 1 ghz fazla olması gerekir. Ve
kullanılacak bandın halen kullanılmakta olan kablosuz iletişim
frekanslarına etki etmemesi gerekir" diye konuştu.
Prof. Dr. Lior, enerji transferine alternatif yöntemin de lazer ışınları olduğunu vurguladı.
"Dünyadan malzeme nakli gerekli"
Uzayda
enerji üretim tesisi kurmak için dünyadan malzeme gönderilmesi
gerektiğine dikkat çeken Lior, şu anki roketlerle bunun mümkün
olmadığını söyledi.
Lior, kullanılabilir uzay taşıtı
yapılmasının projenin en önemli ayağı olduğunu belirterek, NASA’nın bu
konudaki çalışmalarını sürdürdüğünü kaydetti.
Prof. Dr. Lior,
sistemin insanoğluna aslında yabancı olmadığını da belirterek, "Biz şu
anda zaten cep telefonları, uydu yayınları ile transfer uygulaması
kullanıyoruz. Şu ana kadar bu proje denenmedi ama parça parça denendi
de diyebiliriz. Örneğin mikroviyole transferi denendi. Bununla birlikte
zaten neredeyse bütün uydular kendi kullanımları için elektrik enerjisi
üretiyorlar ve yeryüzüne de sinyal gönderiyorlar" diye konuştu.
Prof.
Dr. Lior, enerji üretimlerinin küresel ısınmaya etkisini yok etmek için
tüm ülkelerin uzayda üretilecek elektrik enerjisini
kullanmalarıgerektiğini söyledi.
Sistemin avantajları neler?
Dünya
yüzeyinin sınırlı olduğunu belirten Lior, buna karşın uzayın hem
sınırsız, hem de kullanım sonucunda herhangi bir çevresel sorun
yaratmayacak olmasının en büyük avantaj olduğunu vurguladı.
Uzayın
güneşten enerji üretmek için en uygun yer olduğunu ifade eden Lior,
ayrıca nükleer yöntemlerle enerji üretmek için de uzayın son derece
büyük avantajları olduğunu ifade etti.
Uzayda yer çekiminin
olmamasının enerji üretim üslerinin ucuz ve sağlıklı olmasını
sağlayacağını dile getiren Lior, deprem riskinin de sıfır olduğuna
dikkat çekti.
Prof. Dr. Lior, oksitlenme, yağış ve diğer
dışsal faktörlerin olmaması sebebiyle uzaydaki tesislerin dünyadakilere
oranla daha uzun dayanacağını, ayrıca enerjinin dünyadaki kullanım
yerlerine dağıtımının daha kolay ve kayıpsız olacağını kaydetti.
Dezavantajlar
En
büyük dezavantajın, uzaya bu şekilde bir tesisin kurulması ve
işletilmesinin maliyeti olduğunu belirten Lior, uzayda güvenliğin
sağlanmasıyla ilgili zorluklar yaşanabileceğini söyledi.
Lior,
"Uzayın bölüşümü ve dağıtımının uluslararası alanda getireceği
zorlukların yanında meteorların verebileceği zararlar hesaplanıyor"
dedi.
Uzayda enerji istasyonu kurulmasının önündeki bir diğer
dezavantajın güvenlik olduğuna dikkat çeken Lior, "Önümüzdeki yıllarda
teknolojinin ilerlemesi ile terör ve savaşlar boyut değiştirebilir. Bu
da yatırımı düşünen ülkelerin kaygılarını artırıyor. Aynı zamanda
uluslararası anlaşmalarla uzayın ve üretilen enerjinin dağıtımı ve
kullanımının düzenlenmesi gerekir. Ülkelerin tekel olmalarının önüne
geçilmesi gerekir ki bu sistem teröre sebebiyet vermesin" diye konuştu.
Kaynak:CNNTURK