Feza Gürsey İçin Yale Üniversitesi’nde 20 Mayıs 1992’de yapılan anma töreninde meslektaşlarının konuşmaları
Büyük fizikçi Prof. Feza Gürsey’i kaybetmemizin ardından hakkında birçok gazete ve dergi makalesi ve televizyon programı yayınlandı. Bunların yanı sıra dünyaca ünlü fizikçiler (Samuel W. MacDowell, Vernon W. Hughes ve Yoichiro Nambu) Feza Gürsey’in vefatından sonra Yale Üniversitesinde anma konuşmaları yaptılar. Bu konuşmaları sizlere aktararak Feza Güsey’in bilim camiasındaki yerinin ne kadar özel olduğunu yabancı bilim adamlarının ağzından yansıtmak istiyoruz.
Anısı için birkaç söz
Vernon Hughes
Feza Gürsey’i ilk defa 50’li yılların sonunda Brookhaven Ulusal Laboratuarı’nda veya Columbia Üniversitesi’nde tanıdım; onunla 1960’da Rochester’daki Uluslararası Yüksek Enerji Fiziği Konferansı’nda epeyce uzun süreler sohbet ettiğimizi hatırlıyorum.
Altmışlı yılların ilk yarısında Yale Fizik Bölümü Başkanıydım. Teorik fizikte oradaki en önde gelen kişi olan Profesör Gregory Breit 1967’de emekli olacağından Yale’de teorik fiziğin güçlendirilmesi için özel bir gayret gösteriyorduk. Ne mutlu bize ki Feza’yı bölümümüze katılmaya ikna edebildik. Önce 1965’te ODTÜ’nden izinliyken misafir profesör, sonra da 1968’de tam kadrolu profesör olarak.
Gregory Breit Feza’nın atanmasını kuvvetle destekliyordu ve bu buradaki birçok yaşlı insanın takdir edebileceği şekilde Feza için az buz bir iltifat değildi. Yakınlarda 1966–1967 yıllarında Feza’nın atanması için Freeman Dyson, Geofffrey Chew, Gian Carlo Wick, Merf Goldberger, Bob Serber, Bram Pais, T.D. Lee, Luigi Radicatti, Eugene Wigner ve John Wheeler’den aldığım tavsiye mektuplarını yeniden okudum.
Birçok büyük fizikçinin bu mektuplarda Feza için açıkça ortaya koydukları hayranlık olağanüstüydü. Katkılarının daha o zamanki genişliği bile sıra dışıydı ve istatistik mekanik, alan teorisi, özel ve genel görelilik, grup teorisi ve parçacık fiziğini içeriyordu. Grup teorisinin bir araç olarak ve fizik teorilerinin formel yapılarının derinlemesine anlaşılması için kullanılması Feza’nın çalışmalarının belirgin özelliğiydi. O zamanlar Feza birkaç önemli katkısı ile şöhret kazanmıştı: Baryonların ve mezonların etkileşmelerinin kiral grup çerçevesinde, kırılmış simetri kavramını temel alarak anlaşılması; Radicatti ile kuvvetli etkileşmelerin SU(6) simetrisi üzerine çalışması; zayıf etkileşmelerde iki nötrino(15) teorisi ve kesikli (discrete) simetrilerle ilgili olarak yaptıkları; de Sitter grubu(16) hakkındaki tezi ve Mach prensibi(17) ve genel görelilik konusundaki fikirleri.
John Wheeler “Birçok yönden kendi kendini yetiştirmiş birisi olarak, Gürsey son derece değerli bir bağımsız bakış açısına ve özgünlüğe sahip” diye yazıyordu. Mektuplarda rastlanan ifadeler dikkat çekici fizik kavrayışı, matematiksel zarafet ve güzellik, yoğun ciddiyet, derinlik, temel ve önemli problemler şeklindeydi.
İnsani yönleri hakkındaki sözler arasındaysa son derece hoş bir insan, başkalarıyla ilişkilerinde neredeyse aşırı titizlikte kusursuz, bilge, müşfik, gayet vakur, dürüst, sevimli, iş birliğine hazır bir meslektaş, sanat, arkeoloji, tarih konularını içeren geniş ilgi alanları olan bir akademisyen, kelimenin en iyi anlamı ile tam bir centilmen ifadeleri geçiyordu. Mektuplar bunu belirmese de Feza çok mütevazı bir insandı. Kanımca, Feza’nın bir zaafı varsa, bu belki fazla cömert olmasıydı.
Bu ön mektuplar Feza’nın bilimsel çalışmaları ve insani özellikleri ile sonradan Yale Üniversitesi’ne kazandıracaklarının müjdesini gayet iyi ifade ediyordu.
Yale Üniversitesi’ne 1965’te gelmesinden sonra teorik fizik grubunun kurulmasında merkezi rolü o oynadı. Grubun özellikle parçacık fiziğinde olmak üzere temel problemlere eğilimi belirgindi ve böyle olması sürpriz değildi. Ancak Feza’nın kendisi ve Iachello ile etkileşimi sayesinde grup teorik bakış açıları 1965’te gelmesinden sonra teorik fizik grubunun kurulmasında merkezi rolü o oynadı. Grubun özellikle parçacık fiziğinde olmak üzere temel problemlere eğilimi belirgindi ve böyle olması sürpriz değildi. Ancak Feza’nın kendisi ve Iachello ile etkileşimi sayesinde grup teorik bakış açıları Yale Üniversitesi’nde çekirdek fiziğinde de merkezi tema haline geldi. Yale, Teorik fizik ekolü çok sayıda parlak genç öğretim üyesi ve öğrenci ile gayet canlı bir yerdi. Dostça ve işbirliğine açık bir ortam hâkimdi. Eminimi bu konuda Sam MacDowell daha çok şey söyleyecek ve Profesör Nambu ile beraber Feza’nın araştırma katkılarını yorumlayacak
Feza ayrıca kendini öğretime adamış, etkileyici bir hocaydı. Öğrencilerine ve meslektaşlarına cömertçe zaman vermeye hep hazırdı.
Öğretim üyelerinin toplantıları genelde profesörlerin en sevdiği iş değildir. Fakat Feza bizim toplantıların kalitesine ve hoşça geçmesine büyük katkılar yapardı. Teori bölümüne yapılacak atamalarda adaylar hakkında görüşleri dikkat çekici derecede detaylı, detaylı ve mükemmel şekilde ifade edilmiş olurdu ve her zaman da üzerinde konuşulan kişiler hakkında nazik, ılımlı ve kıymet bilir bir üslup kullanırdı.
Feza Türkiye’de doğdu, büyüdü ve Türk vatandaşlığında kaldı. Doktorasını Londra Üniversitesi Imperial College’dan aldı ve İngiltere’de Cambridge Üniversitesi’nde doktora sonrası çalışmalar yaptı. Yale Üniversitesi’ne gelmeden önce İstanbul Üniversitesi’nde ve sonra da profesör olarak Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nde çalıştı. Türkiye’deyken ve hatta Yale Üniversitesi’ne geldikten sonra da, Feza Türkiye’de ileri seviyede fizik eğitimini ve araştırmayı geliştirmek konusunda son derece kararlı ve gayretliydi. Bu konudaki etkinliğini ve meseleye ne kadar ciddiyetle sarıldığını 1968 yılında Ford Vakfı’nın bir danışmanı olarak ODTÜ’yü ziyaret ettiğimde görmek için çok iyi bir fırsatım oldu. Ford Vakfı o sıralar ODTÜ’de fizik eğitimine bir miktar mali destek sağlıyordu. Benim katılımımı Feza’nın ayarlamış olduğu açıktı. Benim için heyecan verici bir deneyimdi; Feza ve Suha da her zamanki gibi fevkalade candan ve cömert bir konukseverlik gösterdiler. Birkaç yıl sonra Türkiye ve ODTÜ’deki politika ve liderlik değişiklikleri Feza’nın ODTÜ’de etkili olmasını zorlaştırdı. Buna rağmen Feza birçok Türk lisansüstü öğrencisinin ve doktora sonrası araştırmacısının Yale Üniversitesi’ne gelmelerini teşvik etti ve bu kişilere Suha’yla birlikte en iyi şekilde yardımcı oldu. Suha ve Feza gerçekten ayrılmaz bir ikiliydi ve birlikte Yale hayatında çok etkin bir rol oynuyorlardı.
Kendi araştırmalarımda birçok defa belirli problemlerde Feza’nın bilgisinde, derin fizik anlayışından ve bilgeliğinden yararlandım. Bir tanesi eylemsizlik kütlesinin anizotropisi (yöne bağımlılığı) konusuydu. 1960 yılında yorumu çok zor ve az bilinen Mach prensibine dayanan hassas bir deney yapmıştık. Bundan kısa bir süre sonra Feza “Genel Göreliliğin Mach Prensibine Göre Yeniden Formüle Edilmesi” başlıklı önemli, güncel ve açıklayıcı bir makale yazdı. Bir başka seferdeyse Fermilab’ın ilk dönemlerinde polarizasyonlu bir proton-proton saçılma deneyi tasarlıyorduk. Feza bu ölçümün teorik yorumu hakkında grubumuza açık ve faydalı bir ders vermek için bize zaman ayırdı. Feza ile fizik hakkında konuşmak ve söylediklerinin derinlemesine anladığı ve temelde doğru olan fikirlere dayandığını görmek her zaman güven verici idi.
Fizik bölümümüzde 27 sene Feza Gürsey’in aramızda olmasının bize getirdiği mutluluk ve faydalardan dolayı kendimizi çok şanslı addediyoruz. Onunki gibi bir yaşam hakikaten kutlanmaya değer. Burada çok seviliyordu ve kendisini çok özlüyoruz.
* Bilim ve Ütopya, Kasım 2005